Giriş
Bazal hücreli karsinom (BHK) ve skuamoz hücreli karsinom (SHK) majör melanom dışı deri kanserleridir. Melanom dışı deri kanserleri için baş bölgesi en yaygın yerleşim bölgesi olmakla birlikte; özelikle kulak, burun, ağız çevresi ve çene gibi yüz bölgelerinde nüks ve metastaz için yüksek risk oluşturmaktadır. Kulak kepçesi yerleşimli melanom dışı deri kanserlerinin tüm deri kanserlerinin %6’sını oluşturduğu yapılan çalışmalarda bildirilmiştir (1).
Kulak kepçesi yerleşimli melanom dışı deri kanserleri yüksek oranda erkeklerde ve 60 yaş üzerinde ortaya çıkmakta bununla birlikte SHK’ların metastaz potansiyelinin, BHK’lara göre daha yüksek olduğu, SHK’lar için 2 cm’den büyük tümörlerin metastaz insidansının %8,8 ile %15,5 arasında değiştiği belirtilmektedir (2). Çalışmamızın amacı kulak kepçesi yerleşimli melanom dışı deri kanseri mevcut olgularımızın demografik verileri, tümör tipleri, nüks ve metastaz oranlarının geriye dönük olarak değerlendirmektir.
Yöntemler
Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi kliniğinde Ocak 2004-2014 tarihleri arasında baş-boyun yerleşimli melanom dışı deri kanseri nedeniyle opere edilen hastaların patoloji raporları taranarak kulak kepçesi yerleşimli primer BHK ve SHK’sı mevcut olguların verileri geriye dönük olarak incelendi. Kulak yerleşimli kitlesi mevcut tüm hastalardan insizyonel biyopsiler alınarak malignite lehine değerlendirilen 51 olgudan 59 kitle eksize edilmiştir. SHK’lara 10 mm, BHK’lara ise 5 mm sağlam sınır ile eksizyon uygulandı. Tümör devamlılığı ya da cerrahi sınır yakınlığı bulunan hastalar tekrar aynı marjlar ile opere edildi. SHK için kulak lokalizasyonuna eşlik eden yüksek risk faktörü mevcut tüm olgular metastaz açısından bölgesel lenf nodlarına yönelik ultrasonografi incelemeleri ve uzak metastaz varlığı açısından bilgisayarlı tomografi incelemeleri ile taranmıştır. BHK olgularında ise yüksek risk faktörü mevcut olgular bölgesel lenf nodu tutulumu açısından değerlendirilmiştir. Çalışmada kulak kepçesi yerleşimli melanom dışı deri kanseri nedeniyle opere edilen hastaların tıbbi kayıtları incelenerek yaş, cinsiyet, tümör yerleşimi, tümör boyutu, tümör tipi, nüks, lenf nodu yayılımı ve metastazlar dökümente edilmiştir.
Bulgular
Baş-boyun yerleşimli melanom dışı deri kanseri nedeniyle kliniğimize başvuran 535 hastadan Ocak 2004-2014 tarihleri arasında 453 BHK, 179 SHK eksize edildi. Baş-boyun bölgesinde BHK/SHK oranı 3,5/1 olarak belirlendi. Hasta popülasyonumuzda baş-boyun bölgesinde kulak kepçesi yerleşimli BHK insidansı %7, SHK insidansı ise %14 idi. Kulak kepçesi yerleşimli kitlesi mevcut 51 hastadan ise 59 adet tümör eksize edildi. Lezyonların 33’ü (%55,9) BHK, 26’sı (%44,1) SHK idi. Bu bölgede ise BHK/SHK oranı 1,3/1 idi (Tablo 1). Kulak kepçesi yerleşimli tümörü mevcut olguların yıllara göre dağılımı Tablo 2’de özetlenmiştir.
Kulak kepçesi yerleşimli melanom dışı deri kanserlerinde erkek/kadın oranının 16/1 olduğunu belirlendi (E/K=48/3). Kulak kepçesi yerleşimli BHK’sı mevcut olguların yaş ortalamaları 77,4 (55-94), SHK’sı mevcut olguların yaş ortalaması ise 74,2 (52-87) olduğu saptandı. Kulak kepçesi yerleşimli BHK olgularının ortalama takip süresi 4,1 yıl (8 ay-6 yıl), SHK olgularında ise 4,6 yıldır (9 ay-6 yıl).
BHK’nın en sık ortaya çıktığı bölge heliks (%55, n=18), ardından sırasıyla kulağın arka yüzü (%24, n=8), konkal çukur (%12, n=4), tragus (%6, n=2) ve kulak lobülü (%3, n=1) şeklindedir. SHK’lı olgularda en sık etkilenen bölge benzer olarak heliks (%66, n=17) takiben antiheliks (%15, n=4), konkal çukur (%15, n=4) ve kulak lobülü (%4, n=1)’dir (Tablo 3). Operasyon öncesi kulak kepçesi yerleşimli tümör boyutları BHK’larda ortalama 13 mm (3-28 mm), SHK’larda ise 12 mm olarak ölçüldü (5-33 mm).
Wedge eksizyon ve primer onarım (%73, n=19) SHK’larda en sık uygulanan tedavi yöntemidir. Bunu takiben en sık eksizyon ve lokal flepler ile rekonstrüksiyon (%23, n=6) uygulanmıştır. Kulak amputasyonuna ise 1 (%4) olguda gerek görülmüştür. BHK olgularında en sık uygulanan operasyon yine wedge eksizyon ve primer onarım (%72,7, n=24) sonrasında ise eksizyon ve lokal flepler ile rekonstrüksiyondur (%18,3, n=6). BHK olgularının %9’una amputasyon uygulanmıştır (n=3).
Operasyon sonrası komplikasyon oranımız %6’dır. Ortaya çıkan komplikasyonlar yara iyileşmesi ile ilgili komplikasyonlar (%3,2, n=2), enfeksiyon (n=1) ve hematom (n=1)’dir. BHK’ların %6’sında sınır bitişikliği (n=2) ve %6’sında (n=2) ise marj yakınlığı, SHK olgularında %3,8’inde sınır bitişikliği mevcuttu (n=1). Bu olguların patoloji raporları sonrası eksizyon sınırları genişletilmiştir. Ek lenf nodu tutulumu SHK olgularının %11,5’inde mevcuttu (n=3). Her üç olgu da lenf nodu tutulumu parotis lenf nodlarındaydı. Bu olgulara yüzeyel parotidektomi uygulanmıştır. Lokal nüks 7 lezyonda ortaya çıkmıştır (%11,8). Nüks gelişen olguların 3’ü infiltratif tip BHK, 2’si orta derece differansiye ve 2’si az differansiye SHK olgularıdır. Olgularımızda uzak metastaz varlığına saptanmamıştır.
Tartışma
Bu çalışmada kulak kepçesi yerleşimli melanom dışı deri kanserlerinin baş-boyun bölgesindeki insidansı ile olguların yaş, cinsiyet, tümör boyutu, yerleşim yeri, nüks oranları, komplikasyonları dökümente edilmiştir. Hasta popülasyonumuzda baş-boyun bölgesinde kulak kepçesi yerleşimli BHK insidansı %7, SHK insidansı ise %14’tür.
Yakın geçmişte ülkemizde yapılan bir çalışmada Şenel ve ark. (3) BHK’ların en sık burun, dudaklar ve alın yerleşimli, SHK’ların ise dudak, kulak kepçesi ve saçlı deride yerleşim gösterdiğini bildirmişlerdir. Çalışmamızda BHK’ların %36’sı burunda ortaya çıkmakta, SHK en sık dudak ve yanakta görülmesine karşın yüzün estetik üniteleri arasında dengeli bir dağılım göstermektedir.
Elli dokuz kulak kepçesi yerleşimli melanoma dışı deri kanserlerinin %55,9’unun (n=33) BHK, %44,1’inin (n=26) SHK olduğu belirlenmiştir. Bazı hasta serilerinde BHK olgularının insidansının yüksek olduğu bildirilmişse de çoğu çalışmada SHK olgularının insidansının daha yüksek olduğu bildirilmektedir. Bumstead ve ark. (4) 780 hastayı içeren birkaç çalışmayı derlemiş ve kulak kepçesinde gelişen deri kanserlerinin %55’ini SHK’ların oluşturduğunu bildirmiştir. Ancak hasta serimizde kulak kepçesi üzerindeki şüpheli lezyonlarda BHK riskinin daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Benzer olarak bazı yazarlar ise kulak kepçesinde en sık görülen kötü huylu tümörün BHK olduğunu bildirmişlerdir (5-7).
Çalışmamızdaki çoğu olguyu ileri yaşlardaki erkek hastalar oluşturmaktadır. Çalışma grubumuzda kulak yerleşimli BHK ve SHK izlenen hastaların cinsiyete göre dağılımı incelendiğinde erkek hastaların kadın hastalara oranla 16 kat fazla olması dikkat çekicidir. Bu sonucun kadınların sıklıkla uzun saçlı olmaları nedeniyle saçların güneş ışınlarına karşı doğal bariyer oluşturması ve sosyo-kültürel giyinme tarzından kaynaklandığını düşünmekteyiz.
Çalışmamıza göre kulakta melanom dışı deri kanserinin en sık görüldüğü alan helikstir. Byer ve ark. (8) yapmış olduğu bir çalışmada helikste SHK görülme oranının %58 olduğunu, Kannan ve ark. (9) yapmış olduğu bir başka çalışmada ise BHK’ların %28,5’inin helikste, %25’inin kulağın posterior yüzünde ortaya çıktığını belirtmektedir. Çalışmamızda her iki tümör için de heliks bölgesinde görülme oranının daha yüksek olduğu belirlenmiştir.
SHK’sı mevcut hastaların %15,3’ünde, BHK olgularının %9’unda nüks gelişmiştir. BHK nedeniyle opere edilen ve nüks gelişen hastalarda tümörün histolojik alt tipinin infiltratif tip BHK olduğu, nüks gelişen SHK olgularında ise 2 olgunun orta differansiye, 2 olgunun ise kötü differansiye SHK olduğunu gözlenmiştir. BHK olgularında infiltratif, morfeik ya da süperfisiyal büyüme paterni, hücre gruplarının çıkıntılı yapıda olması, periferik palizatik dizilimin bozulması, yüksek nükleer pleomorfizm tümörün rekürrens riskini arttıran kötü prognostik özellikler olduğu yapılan çalışmalarda belirtilmektedir (10).
Yakın geçmişte yapılan bir çalışmada SHK olgularında >2 mm üzerinde vertikal kalınlığı mevcut tümörlerde yüksek metastaz riski bulunduğu bildirilmiştir. Yine bu çalışmada 2-6 mm arasında tümör kalınlığı mevcut olgularda lenf nodu metastazı riski %4, 6 mm’nin üzerinde tümör kalınlığı mevcut tümörlerde ise %16 olduğu belirtilmektedir (11). NCCN 2015 kılavuzuna göre SHK olgularında kulağıda içeren yüzün H bölgesi yerleşimli 6 mm’nin üzerinde tümör çapı, sınır düzensizliği, nüks, immünsüpresyon, kötü differansiasyon, kronik inflamatuvar patolojiler, radyoterapi almış alanlar, hızlı büyüme, nörolojik semptomlar, akontolitik-adenoskuamöz yada desmoplastik alt tipler, perinöral invazyon, vasküler tutulum ile tümör kalınlığı 2 mm üzeri yada Clark seviyesinin IV-V olması metastaz ve nüks açısından yüksek risk göstergesidir (12). NCCN 2015 kılavuzunda BHK için ise kulağıda içeren yüzün H bölgesi yerleşimli 6 mm’nin üzerinde tümör çapı, sınır düzensizliği, nüks, immünsüpresyon, radyoterapi almış alanlar, perinöral invazyon ve agresif büyüme paternine sahip alt tipler nüks açısından yüksek riskli olarak bildirilmiştir (13).
Yapılan çalışmalarda konvansiyonel yöntemler ile eksizyon uygulanan kulak yerleşimli SHK olgularında nüks oranının %14 ile %16,6 arasında olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur (5,8,14). Yaptığımız çalışmada SHK olgularının nüks oranımız %15,3 olup geçmiş çalışmalara benzer düzeydedir. Silverman ve ark. (15) yapmış olduğu bir başka çalışmada kulak kepçesi yerleşimli BHK olgularında nüks oranın vücudun diğer bölgelerine oranla daha yüksek olduğu bildirilmiştir (16). Hem bazal hem de SHK olguları için yapılan çalışmalarda yüzde özelikle kulak bölgesinin yüksek morbiditeye, yüksek metastaz ve rekürrens riskine neden olduğu gösterilmiştir (17,18). Rekürren veya yetersiz eksizyon yapılmış tümörlerde, sınırları belirsiz, agresif histolojisi olan, büyük primer lezyonlarda, yüzün H bölgesi yerleşimli tümörlerde, estetik açıdan fazla doku kaybının kabul edilemeyeceği alanlarda Mohs Mikrografik Cerrahisi nüks riskini en aza indirgeyen yöntemdir. Ancak bu teknik bazı dezavantajları nedeniyle ülkemizde yaygınlaşmamıştır. Bu tekniğin dezavantajları yüksek maliyeti, tedavi süresinin uzunluğu, karmaşıklığı, cerrahi müdahale süresince patolojik incelemenin devam etme gerekliliğidir (19-22). Çalışmamızda tüm olguların nüks verileri için yeterli süre takip edilememesi ve çalışmanın retrospektif oluşu kısıtlılık nedenleridir.
Sonuç
Çalışmamızda kulak kepçesinde melanom dışı deri kanserlerinin erkeklerde, heliks bölgesinde çok daha sık ortaya çıktığı, BHK sıklığının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Yüksek riskli histolojik tiplerdeki tümörlerde nüks eğiliminin daha fazla olduğunu, hem BHK hem SHK için kulak kepçesi yerleşimli tümörlerde vücudun diğer bölgelerine göre daha yüksek oranda nüks gösterdiği ve tümör seyrinin daha agresif olduğunu gözlemlenmiştir. Tedavi ve takipte bu bilgiler akılda tutularak erken tanı sonrası, güvenli marjlar ile eksizyon yapılmalı ve düzenli takipler ile nüks eden olgular erken dönemde tedavi edilmelidir.
Yazarlık Katkıları
Etik Kurul Onayı: Sinem Çiloğlu, Alpay Duran, Ekrem Keskin, Hasta Onayı: Çalışmamıza dahil edilen tüm hastalardan bilgilendirilmiş onam formu alınmıştır, Konsept: Sinem Çiloğlu, Alpay Duran, Dizayn: Alpay Duran, Veri Toplama veya İşleme: Ahmet Yiğit, Ekrem Keskin, Alpay Duran, Analiz veya Yorumlama: Alpay Duran, Ekrem Keskin, Literatür Arama: Alpay Duran, Ahmet Yiğit, Yazan: Alpay Duran, Sinem Çiloğlu, Hasan Büyükdoğan, Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu tarafından değerlendirilmiştir, Çıkar Çatışması: Yazarlar bu makale ile ilgili olarak herhangi bir çıkar çatışması bildirmemiştir, Finansal Destek: Çalışmamız için hiçbir kurum ya da kişiden finansal destek alınmamıştır.